
Bir kişinin kendisine veya başkalarına ait duyguları anlama, hissetme ve yönlendirme kabiliyeti olarak tanımlanan duygusal zeka, günümüzde göreceli bir kavram olarak değerlendirilse de; Psychology Today yazarları, duygusal zekanın bazı yaygın belirtileri olduğunu öne sürüyor.

Uzmanlara göre, duygusal zekası yüksek olan bireyler, genellikle hayatlarından daha memnun olurlar. Bunun temel nedeni, çoğunlukla üç temel alışkanlıklarını tutarlı bir şekilde uygulamalarıdır.

Duygusal zekası yüksek kişiler, çoğunlukla kendilerini "şanslı" hissederler. Kötü giden şeylere rağmen, yaşamın olumlu taraflarına tutunmayı tercih ederler. Bu durum, 'Duygusal düzenleme' olarak adlandırılır. Zorluklarla karşılaştıklarında, genellikle kendilerine “Daha kötü olabilirdi” derler. Bu bakış açısı, kaotik dönemlerde toparlanmalarına yardımcı olur.

Duygusal zekası yüksek kişiler, yaşadıkları karanlık deneyimlerden dersler çıkarırlar. Güç mücadelelerini kaybetmekle ilgili bir sorunları yoktur çünkü daha büyük ve anlamlı bir ödülün onları beklediğinin farkındadırlar.

Duygusal zekası yüksek bir kişi, her zaman adil ve doğru olmayan durumlarla karşılaşabileceğini kabul eder, bu nedenle sürecin tadını çıkarmayı seçer. Tatmin kaynakları, dışsal ödüllerle sınırlı değildir, bunun yerine hayat boyu sürecek tutkularına ve hedeflerine entegre olurlar.

Bu örnekler, duygusal zekanın yalnızca sonuca değil, aynı zamanda yolculuğun kendisine de değer vermeyi içerdiğini gösteriyor.

Duygusal zekadan yoksun olmak, kişinin önünü görmesini engelleyerek, hayatı daha zor hale getirebilir. Özellikle minnettarlık duygusu, kişinin duygusal dayanıklılığını ve derinliğini korumasına katkı sağlayabilir.